Elimizdeki veriler
1) Biblo su geçirmez sırt çantası içinde seyahat ediyordu. Yağmur yağsa bile en az şekilde etkilenirdi.
2) Ben ise ne kadar mont’um ve botlarım su geçirmez olsada yağmurlukla korunurdum. Su geçirmez pantolonum var ama bu sıcakda giymem söz konusu değil.
3) Sakarya Poyrazlar gölünde ise Motor Şenliklerine arkadaşlarımız gidiyordu.
Karar
Cumartesi günü sabahtan Sakarya Poyrazlara gideriz. Duruma göre akşama çadır kampı yaparız. Pazar günü orada kalmazsak hava durumuna göre bir dereyi hedefler oraya gideriz.
Cumartesi
Hüsran. Adapazarına kadar gittik. Motorumuzun aküsü bitti. Neyseki çok şanslıydı. Önce Şehir merkezinde dükkanının önünde kaldığımız Ragıp Abiyle sonra da onun haberdar ettiği 33 senelik Reşat usta’yla tanıştık ve sorunumuz giderildi. Ancak Biblo bu arada hastalandı. Bu yüzden Poyrazlar’a gidemeden İstanbul’a aynen geri döndük. Ama gerek Ragıp abi gerek Reşat Usta gibi çok değerli 2 insanla tanışmış oldum. Hiç bir yardımı esirgemeyen Ragıp Abi ve Reşat Usta’ya çok teşekkürler. Sakarya veya civarında Motorsikletiniz arızalanırsa 24 saat ulaşabileceğiniz Reşat Usta’nın telefonu: 0-532-0-532-6372626 .Reşat usta eski ve deneyimli ustalardan. 1974 yılından bu yana motorsiklet ustası. Samimiyeti ve ustalığı ile Reşat usta :
Pazar : Dere Keşfimiz
Daha önceden kararlaştırdığımız gibi sabah erkenden kalkarak Hacıllı Köyünün yakınındaki Göksu deresine gittik. İşte resimler… Bu sefer sucuk yapamadık. Gelen bir telefonla eve dönmek durumunda kaldık. Ama 1.5 saate yakın yürüdük. Dere kenarında keyifli dinlenmeler yaptık. Biblo önderliğindeki bu gezi yine deli oksijen soluduğumuz, doğayla başbaşa kaldığımız gezilerimizden oldu.
Biblo ile dereye varmadan önce vadiye iniş yolumuz üzerinde bir fotoğraf çekiyoruz. Tabi durduk yaaa, hemen biblo çantadan patilerini çıkartıp çevreyi kesiyor..
Dereye kenarına indik, motoru stop ettim ve ben daha aşağıya inmeden Biblo hemen aşağıya indi..Süper bir hızla çevre tarafmasına başladı.
Göksu deresinde yine bir çoban amca ile karşılaşıyoruz. Sağolsun güzel bir muhabbet yapıyoruz. Hep gelenekseldir, nereden geldiğimiz ve gezdiğimizi anlatıyoruz. O ise kısa hayat hikayesini ve görüşlerini dile getiriyor. Bir de iki tane köpeği var. Biblo ile anlaşıp yanyana beraber bir süre geziyorlar. Her çoban köpeği ile bunu maalesef yapamıyoruz. Ben her halükarde sürekli tetikde de kalıyor, Biblo’yu hiç yalnız bırakmadığımı diğer köpek kardeşlere gösteriyorum.
Dediğim gibi Biblo diğer gezilerde de olduğu gibi ikimiz yalnızken öncülüğü o yapıyor ve önden gidiyor.
Derenin gürül gürül aktığı yerdeyiz. Burada az yürümemize rağmen dinleniyoruz.
Biblo’da korku ne gezer.. Gidip kayanın ucundan bakıyor dereye…
Biblo’nun dere geçişleri.. Artık bu konuda kesinlikle ustalaştı. O patilerini suya daldırırken en sığ yerleri seçerken ben umarsamadan geçiyorum dereyi.
Pek çok güzel manzara ile karşılaştık. Buralarda kısa molalar verdik. Biblo neredeyse her molada dereden suyunu içti.. Buna benzer pek çok gölet gördük.
Yine önden gidiyor. Bazen yavaş diye uyararak Biblo’nun çok uzaklaşmamasını sağlamaya çalışıyorum. Tabi Biblo bildiğini okuyor yine. Telefonumuz çalıyor ve bu telefondan sonra geri dönüş yolcuğuna başlıyoruz.
Buraya hadi ama gel.. Amma yavaşssın Murat diye bakıyor..Bazen kim kimi gezdiyor belli değil.
Motorumuzu bıraktığımız köprünün yanında biraz soluklanıp suyumuzu içiyor, derenin serin suyunda elimizi yüzümüzü yıkıyoruz.
Haccılı köylüsünün önemli geçim kaynaklarından olan odun kömürünün yapılışını inceliyoruz. Tabi Biblo hemen keşfe başlıyor. Burada Haccılı Köyü Dayanışma Derneği Başkanı ile karşılaşıyoruz. Kısa ve hoş sohbetimizin ardından tekrar yola koyulup eve dönüyoruz.