Bu sene havalar ısınmadan deniz aklımızdan gitmiyor. Bir kaç kez kışın denize girmek aklımdan geçti. Bu sene deniz suyuna nedense özlem çok duyduk. Biblo denizi çok sevdiği söylenmese de deniz kenarları çok hoşuna gidiyor. Meltem rüzgarında saatlerce oturup denizi seyretmeyi seven Biblo için deniz ayrı bir keyif. Her şeyden önce sonsuz görünen ufukta gözlerini kısıp seyir yapmak çok hoşuna gidiyor.
Bursa’daki işimizin bitimi ardından Edremit Körfezininde yer alan Behramkale turisti adıyla Asos’da soluğu alıyoruz. Bu seferki konaklama noktamız küçük bir koyda yer alan ve Celil’in bizlere tavsiye ettiği Öktem Otel’e doğru gidiyoruz. Otel’e vardığımızda neredeyse geri yarısıydı. Küçük odamıza yerleştikten hemen sonra yorgunluktan hepimizi uyuya kalıyoruz.
Sabah ilk işimiz sahil’e inip kahvaltı yapmak. Sahile iniş yolumuz bitki tünelinden.Öktem otel bir aile işletmesi. Arzu eşi ve çoçukları oteli yönetiyor. Aslında oteli ziyaretçileri ile birlikte yönetiyorlar demek çok da yanlış sayılmaz.
Ortalıkta kimseyi bulamayınca çay demliyor ve çayımızı kristal berraklığındaki denize karşı yudumluyoruz.
Deniz Assos’da inanılmaz berrakdır. Deniz’e daldığınız andan itibaren balıklar size eşlik eder. Eğer dikkatle bakaranız kırmızı, sarı, yeşil balıklar görürsünüz. Biraz daha uzun beklerseniz ahtapotları ve diğer su canlılarını rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. Suyu öyle berraktırki derinliği fark etmek kimi zaman güçleşir. Bazen kıyıda çektiğimi fotoğraflarda su öyle berraktırki suyu fark etmek zorlaşır.
Bu bölgede deniz önünüzde iken arkanızda yer alan zeytin bahçeleri ve narençiye bahçelerinin güzel kokulu esintisini duyabilirsiniz. Bu yüzden bu ortamda iken sakin ve mutlu bir kişiliğe adeta bürünürsünüz. Bu büyüleyici hava etkisi altında ne denilirse kabul edebilir hale gelirsiniz. Bu yüzde dinlenmek için güzel bir bölge ama önemli bir karar almak için ideal değil. Hani önemli bir karar alacaksanız ilk kararınız bu bölgede yaşamak şeklinde olabilir aman dikkat.
Kahvaltı sonrasında Behramkale’yi (Assos) kıyısına iniyoruz. Sahilde Yahya usta’nın dondurmasını yemeden gitmek olmaz.Biblo’ya her seferinde “Atıl Kurt” şeklinde seslenir bizlere eğlendirir.
Limanda kısa bir gezinti arkasından Behram’ın balıklarından tatmak istiyoruz. Bu sefer farklı olarak yolun sonundaki restaurant’a gidiyoruz.
Meltem esintisi eşliğinde balığımız yiyoruz. Limanda iki kişilik balı yemenn maliyetine neredeyse her yerde aynı. Her şey dahil 50 TL civarında hesap veriliyor.
Yemek sonrasında klasik liman gezimizi yapıyor ve kahvemizi limanda bulunan kahvede içiyoruz. Karelediğimiz anlarımız:
Assos’a doymak mümkün değil.Otelimize geri dönüyoruz. Biblo kıyıdaki masamızda yorgunluk atıyor.
Akşam güneşinde Ege kıyısına karşı keyfimizi yapıyoruz.
Akşamı bol sohbetli bir şekilde geçiyoruz. Nuray’la huyumuzdur diğer konuklar ile konuşabiliyor isek konuşmak. Bu gezide iki dost daha edindik. Birisi kamu işlerinin piri, diğeri ise Balıkkesir’li Eksrim Hakemi Hakan Özbek. Hakan Bey eşi ile muhteşem saatler geçiyoruz. Onlarda bizim gibi köpeklerine düşkün.
Pazar günü olduğunda eve dönüş yolculuğu başlıyor. Kahvaltımızı yaparak İstanbul’a doğru yola koyuluyoruz.
Ustad,
O taraflara yolun duserse tekrar….Sivrice diye bir yer var…Kuzey de kalıyor…Babakale yolunda …Orada Albay’ın Yeri diye bir mekan var…Orada bir balık yemeni tavsiye ederim…Ayrıntılar blog da yazılı…Kal sağlıcakla
çok mükemmel resimlemişşiniz tebrikler.31.03.2012 Ayvalık seytan sofrasında gün batımında tanışmiştık resimlemelerinizin devamını sürdürmeniz dileklerimle sevgiler.bibloyuda öperim
Ahmet Bey mesajınız için teşekkürler. Tekrar karşılaşmak ümidiyle.
Tevfik Bey,
Teşekkürler. BU satırları yazdığın yer yine Küçükkuyu tarafında. Babakale tarafına gidersem öneriniz aklımda olacak.