Biblo yine Cumartesi diye sabahtan beri uyandırmaya çalışıyor ama nafile..Neyse bir kalktım saat 11:00..Biraz ofladım, pufladım. Saat o kadar ilerlemişki, bu saatten sonra ne yapılır? Neyse ayıldıktan sonra yakınlığından dolayı Menekşe yaylasına gidelim istedim. Bu hafta sonu dağlara gitmeye çok daha fazla ihtiyacım var. Cuma günü stresli bir iş günü geçirdim ve stresi atmamız lazım.
Neyse çok oyalanmadan evden çıkarak Menekşe Yaylasına doğru gideceğimiz İzmit-Yuvacık barajına doğru yola çıktık. Yola çıktığımız anda stres ortadan kaybolmaya başladı. Bu haftaki gezimizde her zaman olduğu gibi ben Şoför, baş co-pilot Biblo, yardımcısı ile Nuray.
İşte Haritamız:
Yuvacık Barajını geldiğimizde barajda fazla suların aktığını görerek seviniyoruz. Çünkü bunun anlamı baraj dolmuş demek. İlk durağımız sıcak bir şeyler içmek için Mahir’in Yerinde duruyoruz. Kar sularının erimesi ile berrak ve çoşkulu akan Kirazdere’nin suyu ile karşılaşıyoruz.
Sonrasında yol bilgisini alıyoruz. 2 hafta önce Menekşe yaylasına dozer girdiğini, yolun düzgün olduğu söyleniyor. Çok oyalanmadan Servetiye Cami’ni geçip Menekşe yaylasına doğru sapıyoruz. Yol son derece düzgün. Neredeyse normal araçlar bile gidebilir. Ancak sonradan yağmur sularının açtığı olukları görünce 4×4 araçlar için bu yolun ideal olduğunu gösteriyor.
Bıçkı deresini yol ayrımına gelince her zaman gördüğümüz ahşap levhayı göremiyorum. Sonra baktım kırılmış yolun kenarından duruyor. 2 parçasını bulup, ahşap levhayı görünür buraya gelenlere bilgi vermesi için görünür bir yere koyuyorum. Umarım Orman memurları bunu yenilerler.
Bıçkı deresini geçip Menekşe yaylasına gittiğimiz yolda ilerledik. Ancak sürekli takip ettiğim yolunda 30 cm kar görünce bir önceki sapaktan yukarı çıkıp, tepeyi arkadan dolanmaya niyetlendim. Ancak bu yolda da bir engelle karşılaştık. Yola ağaç devrilmiş. Ağaç büyük değil, ancak köküne halen bağlı olduğu için kaldırmayı başaradık ve geri döndük.
1000 metrenin üstüne henüz bahar gelmemiş ama yol yinede hoşumuza gidiyor. Gittiğimiz yoldan bir örnek kare:
İkinci bir yol daha deniyorum ancak bu yolda da pelteleşmiş kar ilerlememizi engellediği için geldiğimiz yoldan tekrar geri dönüyoruz. Buraya kadar gelmişken Veysel Dayının yerine uğrayalım istiyorum. Veysel Dayı bu bölgeyi gezen trekking grupları tarafından iyi tanınır. Veysel Dayının yeri Menekşe yaylasına alternatif yolun yürüyüş yolunun hemen başında bulunuyor. Bu yer aslında İzmit’in içme suyunu karşılayan su istasyonlarından biri.
Veysel Dayının yerine gitmeden önce Orman Kontrol Klübesinin oradaki çayırlıkta Biblo ile hep beraber yürüyüş yapıyoruz. Biblo tam sevdiği gibi geniş bir alan, sulu ve her yer çimen.
Veysel Dayı’ya giderken dağlardan Çiçekli Pancar (diğer adları kaldiken ve tomari) topluyoruz. Aytepe’nin dik yamaçlarında gezinmek Biblo’nun çok hoşuna gitmedi.
Veysel Dayı ile karşılaşmıyoruz ama oğlu Hasan ve muhtarla karşılaşıyoruz. Ayak üstü bir sohbetten sonra tekrar Mahir’in yerine dönerek karnımızı doyurduk. Biblo öğle uykusunu uyumadığı için iyi yorulmuş. Yaklaşık burada bir saat kadar dinlendikten sonra Kirazdere kenarında yürüyüşe başlıyoruz. Bu bölgede karadenizli çok. Tepecik (İnönü Yaylası yolu üzerinde) tarafı Trabzonlu ağırlıklıkken, bu bölgede köken Samsun, Rize gibi biraz daha karışık.
Kirazdere kenarında yürürken tam bir karadeniz stili kemerli bir köprü ile karşılaşıyoruz.
Yürüyüşümüzü bitirdikten dönüş yolculuğuna geçip, mutlu ve keyifli bir geziyi daha tamamlıyoruz.