Bu hafta da İzmit’in dağlarındayız. Biblo, Serhat ve ben, bir gece önceden kamp atan Ali Aytan ve Barbaros’a katılıyoruz. Sabah’ın erken vakti diye planladığımız katılımı saat 10:00 gibi ancak gerçekleştirdik. Yanımızda getirdiğimiz kahvaltılıklarımızı yapıyor ve hazırlıklarımızı tamamlayarak Cinli Kuyu mağarasının yolunu tutuyoruz.
Ali Aytan ve Barbaros ip konusunda deneyimli. Ancak öğrenecek şey bitmiyor. Bu seferde düğüm geçişi üzerinde çalışma yapılacak. Bende ip deneyimimi pekiştireceğim. Kıyafetlerimizi giyip, iniş hazırlığına başlıyoruz. Keyfim çok yerinde. Cinli Kuyu’nun ilk inişi 20 metre.
Önden Ali Aytan, sonra ben, sonra da Barbaros iniş yapacak. Serhat ve Biblo dışarıda bizi bekleyecekler.
Ben indikten sonra bekleme moduna geçmiş Biblo. Gözünü girdiğimiz kuyudan ayırmıyor. Arkamdan gelme riskine karşın bağlı halde beni bekliyor.
İndiğimiz noktadan mağaranın ağzının görünüşü.
Cinli’deki anteramanımız bittikten sonra Aksığın’a doğru gittik. Aksığın Mağarası’nın çıkış ağzından içeri girdiğimizde serin ve sürekli esen bir hava akımı bizi karşıladı. Bu sıcakta bu serinlik oldukça iyi geldi. Ali Aytan’la birlikte mağaraya girme hazırlıklarımızı yaparken gelen telefon işimizi tamamen bozdu. İstanbul’a acilen dönüş için yola çıkarak geziyi tamamlamış olduk. Biblo içinde kısa bir gezi olunca Biblo hafiften somurtarak eve doğru yol aldık.
Merhaba,
Gezdiğiniz yerleri, güzel fotoğraflar eşliğinde severek okudum. Hayvan dükkanlarındaki evcil hayvanlara, nasıl bir aile ile yaşamak istediklerini sorma şansımız olsa, herhalde tercihleri sizin gibi bir aileden yana olurdu.
Kocaeli’nde yaşadığım için, gezdiğiniz yerlere yabancı değilim. Kocaeli’de yaşamasına rağmen, birçok insanın varlığından haberdar olmadığı yerler. Ben de bir grup arkadaşım ile, hafta sonları bu bölgelerde, bazen de uzun turlar ile Türkiye’nin farklı yerlerine bisiklet gezileri yapıyoruz.
Büyük motora sahip araçları ile, dağa, tepeye, araziye “sadece arazi sürüşü” yapmak için çıkan insanları kınıyorum. Şehir içinde böyle araç kullananlar için durum zaten ortada. Dünya üzerindeki çoğu savaşın, toplu katliamın sorumlusu olan petrol kartellerine karşı, bence her doğa sever, insan sever, çevreci birey bu duyarlılığı göstermeli. Aksi taktirde, doğa sever değil, araba sürme tutkumuzu, “petrol bağımlısı” olma pahasına sürdüren bir insan oluruz.
Kazasız, belasız gezilerinizin devamını dilerim.
Tamer Bey,
Doğa maalesef dediğiniz gibi çok kibar ve kırılgan. Mutlak korunmalı..Bisiklet gibi çevreci bir araç kullanmak gezerken en büyük katkılardan olsa gerek. Verdiğiniz mesajlar için teşekkürler.
ilginc blog icin tesekkur