Kahvaltı Sonrası Harita Ölçümü

0
1001

Yarım kalan bir işimiz var.. Hava güzel. Gideceğimiz bölge ise oldukça güzel. Pazar sabahı keyifle yola çıkıyoruz. Murat, Emine ve Lumi ile buluşma yerimiz Maşukiye’de kahvaltı yapılacak bir nokta. ASPEG olarak son ölçümlerimizi tamamlayıp haritamızı çizeceğiz.

Biblo Pazar sabahı yine ilk kalkan oluyor.  Her zaman ki gibi akşamdan yaptığımız hazırlık neticesinde Pazar günü geziye gideceğimizi anlamış durumda. Saat çalmadan Biblo’nun sesi ile uyanıyorum. Her ne kadar yatağa alıp yanıma uzansın desemde o benden daha inatçı çıkıyor ve kalkmak zorunda kalıyorum. Bu başarısından sonra gidip Nuray’la yatakta yatıyor o ayrı mesele..

Maşukiye’de ilk durak kahvaltı noktası. Bu geç sonhabar’da pek de bu vakitte müşteri beklemeyen adını hatırlamadığım kahvaltı yerimiz bize enfes bir kahvaltıyı çok da uzun olmayan bir sürede hazırlıyor. Börek, yumurta, sucuk, bal, peynir ne ararsak var..

Maşukiye

Bahçede pek çok çeşitte ağaç bulunuyor. Nar ağacına dayalı merdivene tırmanıp bir kaç nar fotoğralıyorum.  Nar iyice olmuşlar. Bazıları dalında ikiye ayrılmışlar bile…

dsc_2970

Kahvaltı sonrasında üstümüze çöken rehavet’i üzerimizde zar zor atarak kalkıp Soğucak Yaylası yolunu tutuyoruz. Soğucak Yaylası yolu bu sefer oldukça kalabalık. Bir anda şaşırıyoruz. Sağlı sollu park etmiş araçlar görüyoruz. Sonra anlıyoruz ki civar ormanda kestane topluyor. Kimi kendine torba torba kimi pazarda satmak üzere çuval çuval topluyor kestaneyi. Ormanda Kestane toplamak  çok da zahmetli bir iş değil. Yapmanız gereken Kestane ağaçının altına geçip dikenli kestaneleri toplamak. Gerekli olursa ağaca birisi çıkıp dalları da silkeleyebilir.  İşin en zahmetli yanı dikenli kabuğundan sıyrılmasıdır.

Bu sene Soğucak Mağarasına pek çok kez geldik. Bu gelişimizle mağaranın haritalamasını tamamlayıp bu mağarada işimizi bitereceğiz. Biblo mağara girişinde araç içinde bizi bekleyecek.Eğer işimiz uzun sürerse Biblo’y kontrol için ve yalnız bırakmamak için Nuray veya ben araça döneceğiz. Ekim ayına göre sıcak fazla olduğundan aracı gölgeye çekmek zorunda kalıyorum. Ancak geceleri oldukça serin. Bu yüzden de Biblo’nun üşümemesi için benim veya Nuray’ın en geç saat 17:30’da mağaradan çıkması gerekiyor.

Artık iyi bildiğimiz mağara’ya hepimiz giriş yapıyoruz. İlk girişde çöken kayanın etrafının daha fazla genişlediğini görüyoruz. Ölçüm için iki ayrı ekip çalışacağız. Toplamda üç tane ölçülmeyen kol var. İlk yol ayrımını buluşma noktası olarak belirliyoruz. Ancak Murat’ların gideceği kola önden giderek bakmak istiyorum ancak kol ortada yok.  Murat’a sesleniyorum ve kolun çökmüş olduğunu söylüyorum. Murat’la yaptığımız incelemede bir-iki tonluk bir kayanın tavandan zemine çöktüğünü fark ediyoruz. Fay hattında bulunan mağarada bu kadar hareketlilik aslında endişelendiriyor ama yine de kolları ölçmeye karar veriyoruz. Emine ile Murat çöken kayanın kenarından kola girip diğer ölçülmeyen noktaya ölçüme gidiyorlar. Nuray, Lumi ve ben ise daha önceden ilerlenen ancak ölçülmeyen diğer kola giriyoruz. Lumi ile Nuray, bu kolun yaklaşık 60 metre ilerlediğinden söz ediyorlar. Önden ben gidiyorum. Ölçüm ala ala gidiyoruz. Ancak henüz 20 metre gitmeden kol bitiyor. İncelememizde bu kolunda kaya çökmesi sonucunda kapandığını fark ediyoruz vebu sefer olasılıklar artınca riski anlıyoruz. Ölçümlerimizi alıp buluşma noktasına gidiyoruz ancak gelmemiz gereken süreden çok daha önce buradayız. Bu yüzden sağ duvarda yer alan diğer kolu ölçmeye gidiyoruz. Bu kolu ölçüm çıkıyoruz. Defteri Nuray tutarken, Klino ve pusulayı Lumi, İstasyonda durmayı ve metre ölçümünü de ben yapıyorum. Kolay gibi görünse de uzun ve zahmetli bir iş. Nuray burada ölçüm liderimiz konumunda ve onun dediğini yapıp ölçüm sonuçlarını ona bildiriyoruz. Bundan sonra Nuray çizim için eskiz çizim yapıyor ve çeşitli noktaların ölçümleri için beni yönlendiriyor.

Bu kolun ölçümü tamamlandıktan sonra dinlenmek için mola verirken bende fotoğraf çekiyorum. Lumi ile Nuray’da kımıldamadan bana poz veriyorlar.

dsc_2978

Mağara fotoğrafı oldukça karanlık ortamda çekildiğinden tripod kullanmak şart. Işıklandırma için ise güçlü flashlar veya projektör taşımak gerekiyor. Yukarıdaki kareyi yaklaşık 15 sn pozlayarak projektör ile boyama yaparak çekim yaptım. Bu sırada poz verenlerin nefes bile almamaları gerekiyor.

dsc_2980

Girişe yakın diğer küçük kolunda ölçümünü aldıktan sonra diğer grupla bizim girdiğimiz kol başında karşılaşıyoruz. Sonra buluşma noktasına gidip toparlanıp çıkışa doğru yürüyoruz. Tam girişe yakınken Nuray ile Murat yeni bir kol daha keşfediyorlar. Emine ile Lumi çıkıyorlar. Murat’da su içinde ölçüm alıp ıslandığı onun yerine ben geçiyorum ve o da çıkıyor. Nuray’la ikimiz son bu kolunda ölçümünü alıp çıkışa doğru gidiyoruz. Son çıkış noktasında Nuray’dan son bir poz daha alıyorum.

dsc_2988

Mağara çıkışında ilk işimiz Biblo’yu arabadan çıkartmak oluyor. Bizi her gördüğünde ağlayan Biblo’yu yatıştırmak bu sefer kolay olmuyor. Bugün tüm gün gezi bekleyen Biblo’nun hayalleri kül olmuş durumda. Neyseki etraf güzel..Çevremizde sesler çıkartarak ve dönerek yaptığı kızılderili dansını sona erdirip etrafla ilgilenmeye başlıyor.

Bir yandan kahvemizi içerken bir yanda da daha önceki ölçümler sonucunda Nuray ile Murat Eğrikavuk’un çizdiği mağarayı inceliyoruz.

dsc_2994

Mağaradan çıkış sonucunda bir de malzemelerin temizlenmesi var. Burası yatay bir mağara olduğundan ip ve alet temizliği yok. Zor olan tulumlarımızın temizlenmesi. Onları da derede güzelce çamurlarından arındıyoruz.

Dönüş yolunda Muradiye Köyün’de bir köy evinin bahçesinde gözleme ve sucuk ekmek yiyoruz. Kendi fırınlarında yaptıkları ekmek öyle güzelki gözlemeleri beklemeden hemen bir sucuk yapıp ekmekle beraber tüketiyoruz. Sonra da İstanbul’a dönerek bir macerayı daha mutluluk ile tamamlıyoruz.

CEVAPLA

Please enter your comment!
Please enter your name here