İlkbahar geldi… Yeşilleniyor ağaçlar, çiçekler açıyor.. Tepelerden doğan akarsular soğuk sularını dağ eteklerine döküyor. Kdz.Ereğli’ye annemizin babamıza ziyarete gidiyoruz. Cumartesi bizimkilerin işlerini fırsat bilip bizde çevredeki dağlara doğru yola koyuluyoruz.
Kdz.Ereğli çoçukluğun geçtiği yer ama pek çok da gidemediğim yer var. Bunlardan biride adını son zamanlarda duyduğum Bölüklü yaylası. Gezi künyemiz:
Mesafe: Alaplı-Yayla arası yaklaşık 42 KM
Rakım: 1100 metre
Yol: Toprak yol. Normal araçla gidilebilir.
Yiyecek: Ekmek-Peynir. Yaylada su var. Molabey Köyü’nden mancarlı ekmek almayı unutmayın.
Süre: Yaylaya ulaşım süresi geze geze 1 saat
Haritamız:
Alaplı Deresi’nin doğduğu noktaya doğru gidiyoruz. Tam bir ilkbahar havası var. Hava enfes. Her yer yemyeşil olmuş durumda. Alaplı’dan derenin hemen yanından Molabey Köy’üne doğru yol alıyoruz. Her yerde küçük traktörler var. Eskiden pancar moturundan bozma yaparlardı. Hep yamaçlarda tarım yapıldığından araziler küçük. Bu yüzden büyük traktörler kullanılamıyor.
Kısa sürede asfalt yoldan Molabey Köy’üne erişiyoruz. Burada durarak mancarlı köy ekmeğinden alıyoruz. Biblo cama yapışık vaziyette gidiyor, öyle heyecanlıki gördüğü her şeye heyecandan havlıyor. “Yuppii bakın geziyorum, çok mutluyum” havhavları bunlar. Sadece ağzıyla değil, gözleriyle de gülüyor.
Molabey köy’ünden sonra rakım sürekli artıyor. Ağaçlar tünel yapmış.. Biz yol alıyoruz. Yanımızda akan dere Alaplı Deresi. Aşağıda olduğu gibi değil. Son derece berrak ve temiz. Yukarı doğru çıktıkça dereye katılan kolları birbir aşağıda bırakıyoruz ve derenin suyu azalıyor. Orman ağırlıklı kayın, gürgen ve meşe ağaçlarıyla dolu. Zaman zaman kestane ağaçları da dikkatimi çekiyor. Bahçelerde ise fındık en çok gözümüze ilişen tarım bitkisi. Rakım artıp yaylaya yaklaştıkça köknar ağaçları ormana hakim oluyor.
Halen çalışmakta olan su değirmeni. Ağırlık mısır övütümü için kullanılıyor.
Alaplı deresi yol aldığımız vadinin tabanından kıvrıla kıvrıla akıyor. Yayla’ya kadar hep bizimle birlikte olacak.
Sonunda yaylaya varıyoruz. Yayla’da üç aile görüyoruz. Onlarda yaza hazırlık amacıyla gelmişler. Yayla’da iki tane de yaramaz köpek var. İlk başlarda rahat bırakmasalarda sonradan anlaşıyoruz. Yayla çok büyük bir alan değil ama ortam oldukça güzel. Yayla’nın hemen arkasındaki tepenin heyelandan kaydığını görüyoruz. Yayla’da her yer papatya ve yayla çiçekleriyle kaplı. Ağaçlara ise henüz bahar gelmemiş durumda.
Yayla çevresinde biraz dolaştıktan sonra ağaç altına geçip karnımızı doyuruyor hem de yaylanın keyfine varmaya çalışıyoruz. Biblo’da çimenlere uzanıp, yaylanın suyunun tadına bakıp keyif yapıyor. Arada sırada köpeklerle koştursada benim araya girmem ile kavga edilmiyor. Mancarlı ekmek ve Alaplı’dan aldığım Çaycuma kaşar peyniri ile karnımızı doyuyoruz. Kaşarın tadı da enfes..Ekmekle öyle güzel gidiyorki..Ekmeğin yarısını neredeyse yaylanın iki azmanı köpekler bitiriyor.
İşte dinlence yerimiz:
Yayla’nın daha yukarısında Bacaklı Yaylası var. Ancak eve çokda gecikmek istemiyoruz. Bu yüzden yaylanın yukarısındaki Anıt Ağaça gidip dönüş yoluna geçeceğiz. Anıt ağaç yolu dar ve hemen gidişdeki sağ tarafı dik uçurumdan oluşuyor. Aslında yürümek en iyisi.. Ancak araçla girdiğimizden yola devam ediyoruz. Zaman zaman yola düşmüş kayaları da zikzaklarla geçip Anıt ağaça varıyoruz. Ağaçın hemen aşağısına Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından bir tabela bulunuyor. Bu tabela’da verilen bilgiye göre ağacın cinsi Porsuk. Çevresi 8 metre. Yaşı ise 1000 yaşında deniliyor. Maraş’ta gördüğümüz ardış ağacını anımsıyoruz. Çevresi 12 metre, yaşı ise 1500 yaşındaydı.
Görülesi anıt ağacı ziyaretimizden sonra yayla’dan aşağı doğru iniyoruz. Bir aracın bozulmuş olduğunu görüyoruz. Yardım için duruyoruz. Yayla’ya çıkarken araçları bozulmuş. Gelin götürelim diyoruz. Biz yürüyüz deselerde mahalle’nin çok da yakın olmayacağını düşünerek en azından çouk ve bayanları götürelimi teklif ediyoruz. Mahalle Tavaklı yolundan yukarıda. Sanırım mahallenin adı Fındıkağaç’tı. Hanımları bıraktıktan sonra erkekleri de eve bırakıp Ereğli’ye dönüyoruz.
Oldukça keyifli bir gün daha geçiyoruz.