Anasayfa Blog Sayfa 8

Sülüklügöl

0

Pazar günü hasta olmama rağmen Biblo’ya söz verdiğim Sülükgöl’e doğru yola çıktık. Bizimki her zamanki gibi süper enerjik vaziyette yolu seyrederek yolculuğunu geçiridi.

Sülüklügöl Tem’den Adapazarı’nı geçince Akyazı gişelerinden giriyorsunuz. Sonra Dokurca levhasını görünceye kadar devam. Dokurca levhasından sonra da köyde sorun hemen anlatırlar.
1300 metre yükseklikte olan gölde sülük yok. 1976 yılında gölü gören birisi Alabalık’ları salmış.. Alabalık bu durur mu? Çoğalmışlar ve sülüklerin hepsini bitirmişler. Kısacası adı var ama kendisi yok. Göl doluyken en derin yeri 34 metreymiş. Çevrede pek çok yabani hayvanda olduğu söyleniyor. Yazın kesin çadır kampı yapmaya geleceğiz..
Tırmanışa geçtik ancak bir süre sonra yolda çamurlu bir bölüme gelince riski göze almayıp arabamızı aşağıda bıraktık. Sırt çantamızıda alarak yola yaya devam ettik. İyiki de öyle yapmışız. Kesinlikle bu yol yürünmeli. Kenardan akan dere, küçük gölcükler anlatılmayacak güzellikteler.

Biblo küçük dereyi aşıyor.


Hasta hasta göle ulaşmak zor oldu. Ama gördüğüm manzara karşısında hastalık falan kalmadı. Hemen bu resmi çektiğim yerin arkasında ahşap kulübede çay yapılıyor. 2 YTL’ye bir demlik çay içebiliyorsunuz.


 
Göl kenarında çimenlere yayılmış yatarken yağmur yağmaya başladı. Hasta olmasam yatmaya devam edeceğim ama maalesef kalkıyorum ve son göl fotoğrafımı çekiyorum.

Bu resmin sonrasında hemen arkamızda bulunan ahşap kulübeye gidip çayımızı içtik. İçimizi ısıttı. Sonra gölün diğer tarafına doğru yürürken kar yağışı başladı. Tabi Biblo iyice ıslandı.

Biblo Hn kar görünce hemen değerlendirdi.. Çılgınlar gibi koşmaya başladı.. Ne yapsın küresel ısınmaya o da üzüldü.. Bu kış hiç kar göremedik.


ve dönüş yolculuğundayız. Biblo kar ve yağmurdan ıslanmış halde geri dönüyor. Her zamanki gibi arabada giderken ve akşamleyin uyudu durdu…

Yine Ballıkayalar

0

Ancak yayınlıyoruz. Biblo bu sefer naz yaparak bazı yerlerde kucak istedi, sonra bende almıyorum diye inat ettim. Baktı olmayacak yine keçi gibi her yere tırmandı.

Büyük şelale…

Ballıkayalar

0

Biblo ile gezilerimize devam ediyoruz. Bugün aslında Sapanca gölüne gitmeye karar vermiştik. Dün akşam Biblo ile haritamıza bakarken Biblo haritaya pati koydu ve “uğraşma buraya gideceğiz. ” dedi. Bu da sapanca gölünü gösteriyordu. Peki senin dediğin olsun diyerek sabah erken yola çıktık.

Gebze’yi geçtik, Dilovasına E5’den yakınlaşırken bir baktık Ballıkaya levhasını gördük. Hadi bi bakalım nasılmış dedik. Biblo Ballıkaya ile dağçılığını kesin olarak kanıtladı. Oldukça hoş bir kanyon..Mutlaka gidin..İstanbul’un dibinde..Tuzla’ya 20 KM.

Bu sefer Biblo’ya eşlik eden bir refakatçimizde vardı.


Gözlerini yumarak suyun sesini dinliyor sevgili Biblo. İnanın aynen bunu yaptı.


Su çok güzeldi…Görmek lazım. Sakinlik yaşamak istiyorsanız sabah 08:00-09:00 gibi gidin. Eğer iyice ilerilere gidecekseniz suya girmek zorunda kalıyorsunuz. Bu yüzden yanınızda yedek çorap, ayakkabı ve eşofman/pantolan götürün. Bazı yerlerde suya girip çıkarak ilerledik.


Hanımefendinin hiç bir şeyden korkusu yok. Gidip isteği yerden su içiyor..

Biblo o kadar iyi dağcı olduki, benim zorlanarak geçtiğim yerlerden artık pıtır pıtır geçiyor. Bakın “Oooo sende amma yavaşssın. Hadi ama gel bakim” diyor

Bu arada Biblo 4-5 kere suya atladı.. Birgün suya kapılıp gidecek diye korkmaya başladım. Fazla cesaret tehlikeli ne de olsa. Eeeee her zamanki gibi nasıl olsa kurtaracak birisi var diyor.

Bu şelalenin resmini zor çektim. Biblo ikide bir ben nereye bakıyorum diye o da yanıma geldi. “Kız bi sn uzaklaşş bakim, burası tehlikeli” diye defalarca uyarmak zorunda kaldım.

Burasıda dinlendiğimiz yer. Tam kafa dinleyecek bir yer. 10-15 Dakika kadar kalabildik. Biblo Hn “Hadi ama gidelim..” dediği için gitmek zorunda kaldık.


Sonra yamaçta bir kaya gördük. Çıkabilirmiyiz dedik ve tırmanışa başladık. Biblo hiç yardım almadan bu tepenin yamacına çıkmayı başardık. Biraz önce gezdiğimiz yerlere şimdide tepeden bakıyorduk. Orada sarp bir kayanın üstünden ayaklarımızı boşluğa bırakarak biraz etrafı seyrettik. Soğuk ama güzel esen rüzgarın sesini dinledik. Biblo tahmin ettiğiniz gibi yüksekten ötürü kayada otururken yanıma gelmedi.



Burasıda Ballıkaya girişinde oturabileceğiniz, mangal yapabileceğiniz yer. Her şeyinizi kendiniz getirebilirsiniz. Eğer yok porsiyon yiyeceğim diyorsanız 9 YTL Et porsiyonlar, 6 YTL tavuk porsiyonlar. Bence pahalı. Genellikle bu tür yerlerde kilo ile olur fiyatlandırma. O yüzden kendi etiniz ve mangalınızla gelin.


Bu arada Ballıkaya’ya gideceksenizi, yerel ekonomiye katkınız bulunması için Ballıkaya E5’den döndünüzde Tavşanlı köyü geliyor. Burada 3 tane bakkal, market tarzı yer var.

Bu arada araçlardan girişde 5 YTL alıyorlar. Fiş falanda vermiyorlar

Polonezköy Parkuru

0

Polonozköy’de kısa bir yürüyüş parkuru var. Parkur güzel ve 5 Km.ile kısa zaman bitirebileceğiniz bir parkur. Arabamızı yukarı park ediyoruz. Sonra yürüyüş başlıyor. Parkur sonundan arabaya olan mesafede 2-3 KM civarında. Yani 7-8 Km yürüyorsunuz. Araç parkı ücretsiz ve güvenli. Hemen Jandarma’nın yanına park ediyorsunuz. Ama bizim yaptığımız gibi aracınızda herhangibir değerli bir şey bulundurmayın.

Polonezköy’de biz yeme içme hiç yapmıyoruz. Fiyatlar pahalı. Eğer bizim gibi çok geziyorsanız %10 tasarruf bile 10 gezinizden birinin bedavaya gelmesi anlamına geliyor. Halbuki Polonezköy civarında 7.5 YTL’ye bile bal-kaymak, 4 çeşit leziz peynir, domates/salatalık, sınırsız çay, yanında köy ekmeği sunan, servisi iyi ve gülümser yerler var. Çok bol değil ama yeterli ve güzel bir kahvaltı yapabiliryorsunuz.

Biz çoğu zaman yanımızda içeceğimizi ve ekmek arası peynirimizi kendimiz getiriyoruz. Bence en iyi ve sağlıklısı bu. Zaten dağ başındaykende çok fazla şansınız çoğu zaman olmuyor. Tasarruf edip daha çok gezeceğiz…

Biblo’da motorcu oldu

0

Biblo ile her zamanki gibi her hafta sonu gezilerimiz devam ediyor. Sabah erken saatlerde başlayan yürüyüşlerimiz devam ediyor. Genellikle 15-20 KM yürüyoruz. Ama zamanımız olmadığı durumlarda bu 7-8 KM’ye düşebiliyor.

Neyse son 6-7 Aydan beri bir motor merakım oluştu. Bunun sonucunda 2 motorum bile oldu. Eğitim, Ehliyet derken artık rahatlıkla motora binebilir hale geldim. Artık kendime güvenir hale geldiğimden bugün Biblo ile motora bindik. Zaten o da ısrar edip duruyordu…

Aşağıda iki motorumun resimleri görülmekte. Biri Skyteam; dağ tepe gitmek için çok iyi bir motor, diğer ise BMW R1200C, tam bir canavar makine. İkisi aslında son derece birbirine zıt motorlar..

Peki Biblo motora nasıl bindi…İlki daha güvenli olduğu gerekcesi ile BMW ‘ye bindik. Biblo’yu sırt çantası içine kafası dışarıda kalacak şekilde önüme aldım. Yani sırt çantasını sırtıma değil, göğsüme giydim. Biblo ilk harekette biraz çekindi. Ancak TEM’e çıktığımızda rüzgarı görünce “Yupiiii” diyerek kafasını dışarı çıkardı ve rüzgarın keyfini sürdü…

Artık Biblo’da motor gezilerimize gelebileceki o da daha fazla gezebilecek..Şimdi ona uygun kask yaptırmak için bir kaç girişimde bulunduk. Bakalım ölçüleri alındıktan sonra Kaskımızda yakında hazır olursa Biblo’nunda emniyetini sağlamış olacağız

Hoşgeldin 2007 ve dileklerim

0


2006’da çok şey yaşadık. Güzeldi. Gezdik, gördük, öğrendik. Biblo’nun 2006 notlarını aşağıya yazdım.
:: Ormanda daha iyi yürür hale geldik
:: Bahçeli villamızdan taşındık 🙁 Yeni taşındığımız yerin site adında bir yer olduğunu ve bahçesinin sadece bize ait olmadığını öğrendik.
:: Koca istedik, bulamadık. Öğrendik ki Bishon Frise Türkiye’de azmış.
:: Yemek istiyorsan insanlara kibarca havla
:: Murat’ı sabah erken kaldırmak için gidip yalamakla uğraşma, kulağına havla
:: Hava soğukken dereye atlamak üşütücü olabiliyor
:: Dağda önden ilerleki senin istediğin yere gidilsin
:: Arabada okşanmak istiyorsan, şoför elini vitese attığında, sende patini onun elinin üzerine at ve kendine doğru çek. Böylelikle elini kendine çekebiliyorsun ve Herkesin çok hoşuna gidiyor 🙂
:: Hafta 7 gün ve Cumartesi ve Pazarı sayarak ayırt edebiliyorum
:: Tam bir Piliç çevirmeyi kendi başına yeme. Hazmı zor oluyor.
:: Mama’da tercihim değişti. Hill’s yerine Eukanuba çok daha fazla hoşuma gidiyor. Murat’a defalarca anlatmama rağmen yeni anladı.
:: Artık ödülün ne olduğunu öğreniyor sonra komutu yapıyorum. Biraz itiraz ediyor ama ben daha sabırlıyım.
:: Tasma Murat’ı istediğim yere götürmek için ideal bir şey. Tasma takmayınca onu sürükleyemiyorum. Takmayınca onun gittiği yere gitmek zorunda kalıyoruz.
:: Pasha (kedi arkadaşım) çok büyüdü. Benden daha kilolu artık.
:: Sevgili adayım ile tanıştım. Adı Pati..Çok şeker. Ama hemen yüz vermeyeceğim.

2007’de neler istiyorum?
:: Daha çok gezmek
:: Her gün en az üç kez kurabiye
:: Sabahları 3 saat, öğlenleri 3 saat, akşamları 3 saat gezmek
:: Murat’ın işini gücünü bırakıp, benle ilgilenmesini
:: Komutları ben vereceğim. Zaten öyle yapıyorum ama daha kolay olmasını istiyorum
:: Pati dahil 6 sevgilim olsun
:: 2 akşamda bir misafirliğe farklı kişilere gidelim. Her akşam olmaz. Beyaz Ayımı özlerim.
:: Yeni giysiler, yeni oyuncaklar

Popüler İçerikler

Rastgele Yazılar