Bu hafta neredeyse evimin karşısında bulunan kıyılara gidelim istedim. Hani hep burnumuzun dibini görmeyiz ya, benimkide böyle. Hep uzaklara bakmaktan yanı başımızdaki yerlere gitmedik. Eskihisar vapurdan sonra hep sağa dönerek Yalova tarafı gitmek sanki alışkanlık oldu.
Biblo hanım feribot keyfi sürüyor
Feribottan indikten sonra yaklaşık 15 dakika sonra Karamürsel’e varılıyor. Karamürsel’de ilk ışıklardan dönüp doğrudan Yalakdere-İznik yoluna sapılabiliyor ama ben Akçat ve Avcıköy tarafına gideceğimden ikinci ışıklardan Anıt Mezarın yanından çıkan yola sapıyorum.
Akçat köyüne gelmeden önce sonbaharın güzel manzaraları ile karşılaşıyoruz.
Avcıköy’e gelmeden önce güzel bir dere karşımıza çıkıyor. Dere görünce elbette hemen durduk.
Biblo her zaman olduğu gibi dereden suyunu içti. Bu mekan sesiz ve güzel. Burada bir süre durup yürüyor hemde dinleniyoruz.
Biblo kendi imkanları ile dereyi geçiyor. Biblo önce derenin kenarında nereden kolay geçebileceğine yerin keşifini yaptı. Sonra taşların dizili olduğu yeri gördü ama hemen karar vermedi. En sonunda burasının geçiş için en güvenli yer olduğuna karar verdi. Suya girmeden önce suyun derinliğini ölçmek için adımını yavaşça atıyor. Su derin değilse yürüyor. Bizim kız bu işi iyice öğrendi artık.
Sonbaharın renkleri çok seviyorum. Sararmış yapraklar bize güzel bir manzara sunuyorlar.
Sonrasında Avcıköy doğru gidiyoruz. Dereden 10 dakika uzaklıkta var yok. Avcıköy’de kapalı ama güzel bir mekan olan Alabalık tesisini geziyoruz. Aynı dere buradan akıp gidiyor.
Dönüşte ise karnımızı doyurmak için Başdeğirmen Alabalık tesisinde duruyoruz. Başdeğirmen tesisinde aynı zamanda konaklama yapmak mümkün. Aşağıda görülen villarda kişi başına 70 YTL’ye kalınabiliyor. Hemde süper bir kahvaltıda buna dahil. Yemekler enfes, fiyatlar fena değil. Özellikle salata işini iyi beceriyorlar. Güler yüzlü bir servisleri de var.